Projelerimiz

Dr. Öğr. Üyesi İrem İnceoğlu’na TÜBİTAK 3005 Kapsamında Proje Desteği
Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü akademisyenlerimizden Dr. Öğr. Üyesi İrem İnceoğlu’nun “Türkiye’de Dijital Platform Yapımlarının İzleyicisi Kimdir, Ne izler, Nasıl izler?” başlıklı projesi TÜBİTAK 3005 – Sosyal ve Beşeri Bilimlerde Yenilikçi Çözümler Programı kapsamında desteklenmeye hak kazanmıştır.
Bu proje, günümüz seyircisinin dijital platformların yaygınlaşmasıyla birlikte değişen kullanım alışkanlıkları, deneyimleri ile alımlama biçimlerine odaklanır ve seyircilerin dijital platformlarla ve bu platformlar bünyesinde üretilen içerikle ilişkilenme biçimlerini inceler. Bu araştırma kapsamında son beş senede Türkiye’de hızla yaygınlaşan ve sayısı artan üyelik temelli dijital platformların seyirciyle etkileşimleri, üretilen orijinal yerli yapımların seyirci tarafından alımlanması ve seyircinin bu metinlerle kurduğu ilişki analiz edilecektir. Bu sayede bu çalışma dijital platformların sunduğu metinlerin izleyici araştırmaları kapsamında yeni izleme ve etkileşim biçimleri bakımından kavramsallaştırılmasını hedefler.
TÜBİTAK 3005 Projesi: Afet Yönetiminde Kriz Öncesi İletişimde Sorun Tespit ve Çözüm Önerileri
Bu proje toplumların sağlıklı iletişim yaklaşımları aracılığıyla daha dayanıklı hale gelmesine ve afet yönetiminde kriz iletişiminin kriz öncesinde başlayan bir süreç olduğunun üzerine odaklanarak, mevcut afet mobil uygulamaları konusundaki sorunları öncelikle bu alanda çalışan STK’lar ile derinlemesine görüşmeler yaparak tespit edecek ve sorun tespiti sonrasında yapılacak anket çalışmaları ile devam edecektir.
Elde edilen verilerin analizi ışığında çözüm önerileri geliştirilecektir. Bu kapsamda proje, afet yönetimi konusundaki literatüre sağlayacağı katkı yanında yapay zeka ve afet teknolojileri üzerine çalışan potansiyel paydaşların kullanabileceği bir rehber olma niteliğini de sağlayacaktır.


"Türkiye'de Elektrikli Ev Teknolojilerinin Toplumsal Tarihi (1930-2020): Kadınların Gündelik Hayatlarında Modernleşme
Sahi bu ev işlerini kim yapıyor? 1930’dan 2020’ye dek çeşitli biçimlerde hayatımıza giriş sağlayan ev aletleri ile kadınların gündelik hayatlarındaki modernleşmeyi çeşitli gazete, dergi, TV reklamları ve sosyal medya hesapları üzerinden bizlere sunan TÜBİTAK araştırması, toplumsal dönüşümü kronolojik olarak okumamıza olanak tanıyor.
Proje, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde elektrikli ev teknolojilerinin toplumsal tarihini yazmayı hedeflemektedir. Bu tarih yazımında ev teknolojilerinin farklı mecralardaki temsilleri ve kadın kullanıcıların deneyim ve algıları irdelenecektir.
Proje iki ana eksende ilerlemektedir: Birincisi, 1930-2020 senelerini kapsayacak çok kapsamlı bir medya arşiv çalışmasıdır. Gazete, dergi, film, televizyon ve çevrim içi ortamların incelenmesi medya arşiv çalışmasını oluşturmuştur. İkincisi, üç büyük şehirde yapılması planlanan sözlü tarih çalışmasıdır.
Türkiye’de Gençlerin Yeni Medya ve Kültürel Deneyim Pratiklerinin İncelenmesi, TÜBİTAK 1001
Gençler için internet, yaşadıkları kent, aileleri, yakın sosyal çevreleri kadar önemli! Dijital çağın içinde doğup büyüyen gençler çok farklı kültürel, sınıfsal ve sosyal çevrelerden olmalarına rağmen kimlik mücadelelerini dijital araçlarla şekillendiriyor! Araştırma içerisinde, gençliğin sadece medya ve iletişim teknolojileri kullanım alışkanlıklarına, deneyim veya hayallerine odaklanılmayıp; sınıf ve kimlik temelli toplumsal konumlarıyla birlikte inceleme gerçekleştirilmiştir!

Yayınlarımız

"A Critical Perspective on Greenwashing Under the Roof of Corporate Environmentalism"
“A Critical Perspective on Greenwashing Under the Roof of Corporate Environmentalism” başlıklı kitap bölümü, Palgrave MacMillan tarafından “Palgrave Studies of Marketing in Emerging Economies” kitap serisinin bir parçası olan Green Marketing in Emerging Economies: A Communications Perspective başlıklı kitapta basıldı.
Kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları ve yeşil aklama pratikleri arasındaki ilişkinin eleştirel bir bakış açısıyla analiz edildiği çalışmada, ulus-ötesi şirketlerin, uluslararası kuruluşların ve sivil toplum kuruluşlarının çevreye yönelik uygulamalar vasıtasıyla yürüttükleri ilişkiler ekonomi politik bir yaklaşımla inceleniyor.
Bu Ev İşlerini Kim Yapıyor Kuzum? Asrileşmeden Robotlaşmaya Ev ve Kadınlık Tezahürleri
Bu çalışma Türkiye’nin modernleşme tarihini, ev teknolojileriyle ilgili anlam ve söylemlerin değişimi ve dönüşümü üzerinden inceliyor. Her dönemin hâkim söylemini açığa çıkarmaya çalışırken, bu hâkim söylemi yekpare ve sabit olarak düşünmek yerine, paradokslarıyla, karmaşıklığıyla ve dinamik yapısıyla düşünüp anlamaya çalışıyor. Toplumsal cinsiyet ve teknoloji arasındaki ilişkiyi yeniden kurarak, Türkiye’deki elektrikli ev teknolojilerinin toplumsal tarihini ve kadınların gündelik hayatlarındaki modernleşmenin izini medya içerikleri aracılığıyla açığa çıkarmayı hedefliyor. 1930-2020 yılları arasında çeşitlenerek ülkeye giren elektrikli ev aletlerinin kadınların gündelik hayatlarında yarattığı değişimi, bu değişimin ev içi iş bölümüne ve ev işinin tanımlanmasına etkisini ve tüm bunların modernleşme anlayışındaki yerini çeşitli ulusal gazeteler ve ekleri; kadın, yemek ve bilim ve teknik dergileri; TV reklamları; filmler; elektrikli ev aleti üreten çeşitli firmaların sosyal medya hesaplarını inceleyerek değerlendiriyor ve elde edilen verilerin analizini kronolojik bir hat izleyerek sunuyor. Bu inceleme yapılırken toplumsal cinsiyet rolleri ve bunun hanedeki yansımalarının yanı sıra Cumhuriyet yönetiminin kuruluşundan bu yana farklı biçimlerde üretilmeye devam edilen modernlik algısı, modernleşme pratikleri ve bununla bağlantılı ikilikler (Batılı-Doğulu, varsıl-yoksul gibi) üzerinde duruyor. Buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, fırın, ocak, elektrikli süpürge, küçük ev aletleri gibi ev teknolojilerinin haneye dahil oluş hikâyesi, ne tür söylemler ve vaatlerle (ve hangi) kullanıcılarla buluşturuldukları, bu esnada toplumsal yapıda meydana getirdikleri değişiklikler bu kitabın temel izleklerini oluşturuyor.

"Discourses and Practices of Othering: Politics, Policy Making, and Media"
Araştırma görevlimiz mine Bertan Yılmaz ve değerli hocamız Banu Baybars'ın editörlüğünü yaptığı kitap Cambridge Scholars'ta yayınlandı. “Ötekileştirme” temasını geniş bir pratikler ve söylemler bütünü olarak ele alan kitap, mümkün olduğu kadar çok perspektifi içerirken aynı zamanda kültürel ve politik eklemlenmeler yoluyla medya türleri ve politika oluşturmada ötekileştirmenin nasıl inşa edildiğine dair tartışmalara odaklanmış bir ortam sağlıyor. Kitap, 'ötekilerin' nasıl (ve hangi amaçla) üretildiğini ve kolektif hafızaya nasıl demir atıldığını araştıran bir dizi bölüm içeriyor. Film, haber medyası ve sosyal medya gibi çeşitli medyaların analizi yoluyla, ötekileştirme söylemlerini ve pratiklerini şekillendiren ve dönüştüren kurumsal, politik, sosyal ve ekonomik güçlere ışık tutuyor.
Makalelerimiz
Media Systems and Media Capture in Turkey: A Case Study - Prof. Dr. Banu Baybars
Bu makale, Media Capture kavramına özel bir dikkat göstererek medya sistemleri yaklaşımıyla Türk medya sisteminin mevcut durumunu bir vaka çalışması olarak açıklamaya çalışmaktadır. Türk medya sisteminin değişiminin medya yakalama tarafından büyük ölçüde etkilendiğini öneriyoruz. Türk medya sistemindeki değişimle ilgili medya yakalama etkilerini Hallin ve Mancini'nin medya sistemleriyle ilgili dört kavramıyla ilişkilendiriyoruz: politik paralelizmin yükselişi, gazetecilik profesyonelliğinin (etik) aşınması, devletin kontrol edici rolü ve hükümet yanlısı mülkiyet yoğunlaşması. Türkiye'de çoğulcu kutuplaşmış medyadan yakalanmış medyaya geçişi açıklarken, yeni, bağımsız ve alternatif medyanın ortaya çıkma potansiyelini kabul ediyoruz. Makale ayrıca, Türkiye'de yakalanmış liberal medyadan yakalanmış medyaya geçişin potansiyel nedeninin, Türkiye'de ardışık hükümetlerin medya yakalamaya teşebbüs etmelerine izin veren korku iklimi olduğunu belirtmektedir. Genel olarak, bu makale, Türkiye'de medya ve politika arasındaki mevcut ilişkiye dair içgörü sağlamayı amaçlamaktadır.


Gastrodiplomacy in Turkey: ‘saving the world’ or neoliberal conservative cultural policies at work - Doç. Dr. Defne Karaosmanoğlu
Gastrodiplomasi, bir ülkeyi uluslararası alanda temsil etme ve tanıtma mücadelesi olduğu için dışa dönük bir projedir. Ancak, "güçlü" bir ulus inşa etmek öncelikle bir iç kamu projesi olduğundan, aynı zamanda içe dönük bir projedir. Bu makalede, Türkiye'nin gastrodiplomasi çabalarında bir ulus duygusunun nasıl yaratıldığını ve bu çabaların, iç kamuoyu hedef alındığında nasıl bir kültürel politika haline dönüştüğünü inceliyoruz. Türkiye'deki gastrodiplomasi ve memnuniyetsizliklerini tartışabilmek için, Emine Erdoğan'ın tanıtım amaçlı olarak mutfak kültürünü kullanmasını ele alıyoruz. Özellikle Türkiye'nin ilk gastrodiplomasi projesine - 2021 yılında yayınlanan bir Türk yemek kitabı ve onun tanıtımına - odaklanıyoruz. Ana amacımız, Emine Erdoğan'ın belirli bir siyasi gündemi dayatmak için yiyeceği nasıl kullandığını ve bu siyasi gündemin muhafazakar cinsiyet politikaları ve neoliberal kültürel politikalarla nasıl ilişkili olduğunu anlamaktır.
Nationwide research on the uses and motivations of dating apps by young adults in the cultural environment of Turkey - Doç. Dr. İrem İnceoğlu
Tinder'ın dünya çapındaki popülaritesinden bu yana, konuma dayalı tanışma uygulamaları yaygın hale gelmiştir. Mevcut literatür, genellikle Avrupa ve ABD bağlamlarında tek bir uygulamaya odaklanmakta ve diğer kültürel bağlamlara yeterince dikkat etmemektedir. Bu makale, Türkiye'deki genç yetişkinlerin (18-29 yaş arası) tanışma uygulaması tercihlerini ve motivasyonlarını inceleyerek bu boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır. Çalışma, sadece Avrupa ve ABD bağlamlarından değil, aynı zamanda diğer Müslüman çoğunluklu bağlamlardan da oldukça farklı olan kültürel bir ortamda sosyo-demografik değişkenlerin kesişimselliğini inceliyor. Ulusal düzeyde temsili bir anketten (n = 1,498) elde edilen verilere dayanarak, araştırmamız, konum, cinsel, cinsiyet ve dini kimliklere ilişkin tanışma uygulaması tercihleri ve yetişkinlerin motivasyonlarında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulmuştur. Bu çalışma, aynı ulusal ortam içinde bile mobil tanışma konusunda kültürel coğrafyanın ve onun sosyal dokusunun hayati rolünü vurgulamaktadır.


Folk theories of false information: A mixed-methods study in the context of Covid-19 in Turkey - Bahadır ÖZ
Bu çalışma, medya kullanıcılarının günlük yaşamlarının akışında yanlış bilgiyi sosyopolitik bağlamlar ışığında nasıl tanımladıklarını araştırmaktadır. Yanlış bilginin yerel tanımlarına, kullanıcıların çevrelerindeki dünyayı anlamak ve ona göre hareket etmek için geliştirdikleri sezgisel açıklayıcı araçlar olan halk teorileri kavramı üzerinden odaklanıyoruz. Covid-19 pandemisi sırasında Türkiye'de yürütülen karma yöntem araştırmasına dayanarak, üç yaygın halk teorisini belirledik. Birincisi, kullanıcılar metin tabanlı özellikleri, örneğin kanıtın varlığını doğruluğun veya yanlışlığın bir işareti olarak kabul ederler. İkincisi, kullanıcılar, sosyal ağlarındaki kişilerin doğru ve yanlış olanı ayırt ettiğini varsayarlar ve dolayısıyla bu çevrelerden gelen bilgilerin doğru olduğuna inanırlar. Son olarak, kullanıcılar, dünya görüşleriyle çelişen kişilerin yanlış bilgi yaydığını düşünürler. Kullanıcıların haberlerin metinsel özelliklerine yönelik genel referanslarına rağmen, günlük yaşamda bilgi işleme pratiklerini yönlendiren iki halk teorisinin, sosyal ağlarındaki kişilere güven ve dünya görüşleriyle çelişen kişilere karşı olan algıları olduğu görülmektedir.